Dünyada düşünebilme yetisine sahip olan ve bu yetiyle dünyayı
anlamaya çalışan ve dünyayı kendisi için yaşanılabilir duruma getirmeye çalışan
tek varlık insandır. Dünya bir denge üzerine kurulmuştur. Dünyadaki her varlık
gibi insan zekâsı da doğal olarak bu dengeden nasibini almıştır. Yapılan
araştırmalara göre dünyadaki üstün zekâya sahip insan oranı yaklaşık yüzde
ikidir. Peki, bu yüzde ikilik dilimdeki insanları diğer bireylerden ayıran
özellikler nedir? Durduk yere nereden çıktı bu üstün zekâlılık kavramı, cevap
ne mi? Haydi hep beraber bakalım!
Üstün zekâ ve yetenek ile ilgili
çalışmalar Platon ile birlikte görülür. Platon toplumdaki bireyleri
bakır, tunç, gümüş ve altına benzeterek sınıflar.
19. yüzyılda Galton zekayı “bilgiyi
kullanma ve yapısallaştırma” olarak tanımlar.
Üstün zekalı ve yetenekli çocuklar
alanında önemli çalışmalar yapmış olan Lewis Galton’a göre zeka bölümü (IQ) 140
veya üstü olan çocukları dahi çocuklardır.
20. yy.’da ise Binet ve Simon zekâ ile
ilgili üç temel özellik ileri sürmüşler; “Verilen bir yönergeyi anlama
ve zihinde tutabilme, bir duruma başarı ile uyum sağlayabilme ya da
beklenen davranışı sergileme yeteneği, bireyin kendini değerlendirerek, yaptığı
davranışın doğruluğunu denetleyebilme yeteneğidir. Verdiğim örnekleri çoğaltmak
mümkündür. Bu örneklerden yola çıkarak ana hatlarıyla bireyleri üstün olarak
kabul etmemizi Sağlayan faktörler şu şekildedir:
Genel zihin yeteneği
Özel akademik yetenek
Yaratıcı düşünme yeteneği
Sanatsal yetenek
Psiko-motor yetenek
Liderlik yeteneği
alanlarında normalin üzerinde potansiyele
sahip olan bireylerdir. Ayrıca bu alanda önemli çalışmalar yapmış olan bilimci
Renzulli’ye göre üstün zekalı ve yetenekli bireylerde; genel yetenek ve özel
yetenek, yaratıcılık ve motivasyonda normal akranlarına göre yüzde seksen beş
oranında daha başarılı olan ve bu üç alandan en az birinde yüzde doksan sekiz
oranında daha başarılı olanlar üstün zekalı ve yetenekli bireylerdir. Bu
kabullere çeşitli eleştiriler getirilmiş olmasına karşın günümüzde kabul gören
temel kanının bu şekilde olduğu söylenebilir.
Üstün zekâlı ve yetenekli bireylerin zekâ
sınıflandırması farklı zamanlarda farklı şekilde sınıflandırılmıştır. Bunlardan
Stanford Binet Zekâ Bölümü sınıflandırılmasına göre:
Standfort – Binet Zekâ Bölümü (IQ)
Sınıflandırması
140
Z.B ve
yukarısı deha ve deha çevresinde olanlar
120 – 140 Z.B. çok üstün zekâ
110 – 120 Z.B. üstün zekâ
90 – 110 Z.B. normal
zekâ
80 – 90 Z.B.
sınır üstü ya da tutuk normal zekâ
70 – 80 Z.B.
tutuk zekâ
0 – 70
Z.B. zihinsel yetersizlik
Ayrıca yüzde ikilik dilimin
toplumdaki dağılım şu şekildedir:
Zekâ Bölümleri ve Genel Nüfus İçindeki
Dağılımları
Görülme Sıklığı
0-25
Z.B Debil
0.03
25-50 Z.B Embesil
0.2 2.63
50-70 Z.B Debil
(Moron)
2.4
70-80 Z.B Sınır
Zeka
5.6
80-90 Z.B
Donuk Zeka
14.5 20.1
90-110 Z.B Normal Zeka
46.5 64.6
110-120 Z.B Parlak Zeka
18.1
120-130 Z.B Üstün Zeka
8.2 11.3
130-140 Z.B Üstün Zeka
3.1
140-150 Z.B
Çok Üstün Zeka
1.1
150-160
Z.B Çok Üstün Zeka
0.2 1.33
160-170
Z.B Çok Üstün Zeka
0.03
Şeklindedir. Üstün zekâlı ve
yeteneklilerin temel özellikleri toplumdaki oranları üzerine yapılan çalışmalar
hakkında bilgi sahibi olduk. Fakat asıl dikkat çekilmesi gereken nokta toplumun
yüzde ikisini oluşturan bu bireyler için neler yapılabilir? Bu yüzde ikilik
dilimde yer edinmiş bireyler tanımlandıkları “üstün” olma onlar için neler
ifade ediyor? Ormandaki aslanın rolü mü üstleniyorlar, pastadaki en büyük pay
onların mı?.. ya da dünya “üstünler” için ne kadar yaşanılabilir bir yer,
normal bir bireyin sahip olduğu hakka ne kadar sahipler?.. Bu sorular ve çok
daha fazlasının cevabını sonraki yazılarda beraber irdeleyeceğiz… Yeni
yaşamların kapısını aralamak için yeni sayfalarda buluşmak üzere…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder