KÜÇÜK KENTİN BÜYÜK MİMARLARI

     Bana ilham kaynağı olan dostuma...

    Kaç zamandır dilimin ucundasın. Ha döküldü ha döküleceksin. Yağmura gebe bulut gibiyim. Her an doğum sancılarıyla kıvranan ama hiç sonu gelmeyen doğum sancıları. Diyorum ki aynı kentte, aynı havayı solumak; aynı yolu, aynı durağı kullanmak senle. Hani diyorum ki; belki, belki olur da bu sancılarım diner. Şöyle bir boşansam bu kenti kuytu sokaklarından tut da en lüks caddelerine kadar her yeri arındırsam, sana ulaşmak için tıkanan yollar da açılır mı, ha, ne dersin? Seni beklemek olmasa, hep bende olsan diyorum. İşte o sabahın ilk ışıklarıyla kalkarım küçük kentimizdeki bütün durakları bir bir yıkarım. Yürümek varken duraklar da ne oluyor derim küçük kentimizin yürekleri pıhtılaşmış insanlarına. Şöyle kocaman kocaman gülümsemeler dağıtırım yürekleri pıhtılaşmış sakinlerimize. Yüreklerine sevdamızın hatrına aşk ekerim. Daha yapacak çok iş var deyip kaldırırım başımı gökyüzüne. Gökyüzündeki bütün gri bulutları tek tek toplar gökkuşağının renklerine boyarım. Doğan güneşe sıcak bir gülücük üfleyip koşar adım gelirim eve. Sen daha uykudayken gözlerinin maviliğinden gökyüzüne bir kaftan biçerim. Gözüm her gökyüzüyle buluştuğunda yüreğine akayım, yüreğime akasın diye. Sonra el ele tutuşup kentimizin sokaklarını dolaşalım her sokakta bizim anımız olsun. Oturduğumuz her parkta sarmaşıklar dallanıp budaklansın. Yuvaları yıkılıp susturulan kuşlar bizim şarkımızı çınlasın. Evlere kapatılan çocukların saklambaç oyunlarında körebe olalım. Tanıdık çocuk sevinçlerini yeniden dolduralım kentimize. Akşam sefasında bahçemizin yemyeşil çimenleri üzerine yan yana uzanıp kör karanlığı aydınlatan yıldızlara dalalım. O zaman işte o zaman ben benden çıkıp sana dönüşürüm. Baştan başa sen olurum. Aman ha dikkatli olalım. Yeniden var ettiğimiz bu kentimizi kurşuna dizip öldürmesinler. Kuşlar küsüp şarkımızı çalmaz. Çocuklar yine dört duvar arasına mahkum edilir. Çekilir gökkuşağının tüm renkleri. Yürekler pıhtılaşır, sarmaşıklar solar. Sana gelen tüm yollar yine tıkanır. Yine sancılarım tutar. Ama bu defa sana ulaşmam imkansızlaşır. Sakın ha beni bensiz bırakma. Yoksa yıkılır bu kent, Bir daha sadece gönülleriyle birleşen bir çift olmaz. Hadi biz olalım gerçek sevdaların mimarı. Hani şimdilerde aşkı tene indirgemişler ya hadi gel aşkı ten olmadan yaşayanların mimarı olalım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

SUSAM VE ZAMBAKLAR